Kireç Sanayicileri Derneği dünyada yaygın olarak kullanılan, ülkemizde ise 1980’den sonra kullanımı tamamen unutulan killi zeminlerin kireç ile stabilizasyonu konusunda yoğun bir çabaya girdi. Dernek Başkanı Erol Üçüncü bu çalışmaları ve kireç sektöründeki gelişmeleri Kireç Dünyası Dergisi’ne anlattı.
Türkiye’de kireç sektörü gerek inovatif gerekse teknolojik anlamda yeterli yatırımları yapıyor mu? Küresel anlamda bu alanda nasıl bir seviyedeyiz?
Kireç sektöründeki yatırımlar, ülkemizdeki iç pazar kapasitesinin üzerinde devam ediyor. Bu yatırımlar yeni projelerle ya da ilave kapasite artırımı yapılarak gerçekleştiriliyor. Kireç sektörü, Türkiye’nin bulunduğu konum itibariyle ihracata açık pozisyonda. İç pazardaki kaliteli ürün anlayışları, talepleri arttıkça kireç üreticisi de bu ihtiyaç ve talebi karşılama noktasında hareket ediyor. Gelecekte ihracat koşulları olumsuz bir hale gelirse, iç pazarda da tehlikeli durumlar yaşanabilir. Örneğin pazardaki rekabet, daralmaya yol açabilir. Ancak tüm risklere rağmen Türk kireç sektöründe tamamlanan pek çok yatırım olduğu gibi, devam eden yatırımlar da söz konusu…
Uluslararası rekabet edecek firmalarımız var
Uluslararası pazarlarda rekabetçi olan önemli firmalarımız var. Bu firmalarımız, yerli ürünlerini Avrupa pazarlarına, hatta dünya pazarına sundukları gibi, kireç üretimi konusunda yüksek üretim kapasitesine de sahipler. Dövizin yükselmesi ile fiyatlarımız dünya pazarlarında ciddi bir avantaj sağlar hale geldi ancak, bu durum üretim maliyetlerimizi de yükseltti.
Bu dönemde, bizim için oldukça önemli olan demir çelik sektörünün üretiminde kayda değer bir azalma yaşanmadı. İç pazarda ve ihracatta demir çelik sektörünün canlı olması, bizim sektörümüzü de olumlu yönde etkiledi.
Kirece dayalı malzemeleri üreten kuruluşların şu an yaşadığı en önemli problem nedir? Bu problemlerin çözümü noktasında önerileriniz var mı?
Döviz bazında fiyatlar yükseldiği zaman pazarın taleplerini dengelemek amacıyla fiyatlardan ve karlılıktan fedakârlık ediliyor. Stabil olmayan maliyetler pazarda bir dengesizliğe neden oluyor ve ihtiyaç duyulan ürünü bulmakta zorluklar yaşanabiliyor.
Özellikle içinde bulunduğumuz pandemi döneminde tüm ürünlerde olduğu gibi petrokok fiyatlarında da ciddi bir artış görüldü. Örneğin 70 Dolar’dan alınan petrokok ürünün fiyatı 130 Dolara kadar yükseldi.
Pandemi ile birlikte ülke olarak hem sağlık açısından hem ekonomi açısından zorlu bir sürece girsek de çalışmak, üretmek zorundayız. Kireç sektörü üretimde, iç piyasada ve ihracatta ilerlemeye devam ediyor.
Sektörde ulusal ve uluslararası stratejik iş birliklerinin geliştirilmesi mümkün mü? Bu konuda yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?
KİSAD olarak ILA’ya (Dünya Kireç Birliği) üyeyiz. Dünya Kireç Birliği’nin çevre, ürün kalitesi ve inovasyon ile ilgili tüm çalışmalarını yakından takip ediyoruz. Pandemi nedeniyle bu dönemde sekteye uğrasa da her yıl farklı bir ülkede dünyanın dört bir yanındaki sektör temsilcilerini bir araya getiren Dünya Kireç Birliği, düzenlenen toplantılarda kireçle ilgili çok yönlü çalışmalar yapıyor. Biz de dünya kireç sektörünü bir araya getiren bu platform içerisinde yer alıyor ve sanayinin durumunu, gelişen son teknolojileri yakından takip ediyoruz.
Teknolojik gelişmeler ve Ar-Ge çalışmalarında ILA (Dünya Kireç Birliği) ile ne gibi ortak çalışmalar yapıyorsunuz?
Çevre konusunda, Avrupa Birliği Çevre Standartları’nı yakalamak adına elimizden geleni yapıyoruz. Karbon salınımıyla ilgili önemli çalışmalar yaptık.
T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan baca ölçümleri ile emisyon oranlarımızı sürekli kontrol altında tutuyoruz. Standartları yakalayabilmek adına üretim tesislerimizde teknolojiye yaptığımız yatırımları, en yüksek kaliteyi sağlayacağımız şekilde revize ediyoruz.
Sektörün sürdürülebilir rekabet gücünün artırılması için nasıl bir yol izliyorsunuz? Kireç başka ürünlerle de rekabet ediyor mu?
KİSAD olarak rekabet şartlarını iyileştirmek adına veri paylaşımını önemsiyoruz. Bizimle iletişime geçen ya da verilerimizi okumak isteyen yatırımcıların önüne sektörü tanıyacakları verileri sunuyoruz. Bu verilerin yatırımcı için önemli bir kaynak olduğuna inanıyoruz. Derneğimiz Kireç üreten kuruluşlara ve mensuplarına mesleki, sosyal, teknik, ekonomik yönden yol göstermek için elinden geleni yapmaktadır. Derneğimiz zamanda , kireç ticaretinin meri kanunlar, yönetmelikler ve mesleki ahlak kuralları ile kamu yararına uygun yürütülmesine yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
İç pazarda tüm ürünlerde olduğu gibi kireçte de üretim fazlalığı dengesiz fiyat politikaları oluşturuyor. En önemli denge; ihracat ve iç pazar dengesidir. Bu denge bozulduğunda da ciddi problemler yaşanıyor. Kireç inşaatta özellikle alçıyla rekabet ediyor. Türkiye pazarında diğer kaplama ürünleriyle de rekabeti söz konusu.
Zemin stabilizasyonunda kirecin önemi nedir? Bu uygulamalarda kireç kullanımının yaygınlaşması için yürüttüğünüz güncel çalışmalar nedir? KGM ile gerçekleştirdiğiniz çalışmalar hangi aşamada?
Zeminin mühendislik özellikleri, cinsi, arazi koşullarına bağlı olarak çeşitlilik göstermektedir. Buna bağlı olarak, inşaat sahasında karşılaşılan zeminler her zaman istenen özelliklerde olmayabilirler.
Sorunlu olarak kabul edilen bu zeminlerin yerine elverişli bir zemin kullanılması ya da inşaat yerinin değiştirilmesi bir çözüm olarak kabul edilebilir olsa da teknolojik ve özellikle ekonomik açıdan bu çözümler kabul edilmemektedir. Bu gibi durumlarda mevcut sorunlu addedilen zeminin özelliklerini iyileştirme çalışmalarına başvurulmaktadır.
İnşa edilen yapıların ve özellikle yol kaplamasının stabilitesi, üzerine oturduğu zeminin özelliklerinden önemli ölçüde etkilenmektedir. Zeminler, kaplamanın temeli olduğundan dolayı kaplamanın ve trafik yüklerinin yarattığı gerilmelere emniyetle karşı koyabilmelidir. Çevre ve iklim koşullarından ötürü zemin özelliklerinin (örneğin kabarma-büzülme, don kabarması, oturma, su içeriğindeki değişiklikler, vb.) değişmesi, taşıma gücünde azalmalar, ilave gerilmeler, vb. hususların oluşmaması veya oluşsa bile olumsuz etkiler yaratmaması gerekir.
Zeminin mevcut kimyasal ve fiziksel özelliklerinin, kireç kullanılarak değiştirilip, mukavemetinin ve durabilitesinin iyileştirilme işlemine kireç stabilizasyonu adı verilir.
Killi zeminlerde kireç stabilizasyonu ile kimyasal reaksiyonlar ve fiziksel değişimler olur. Bunların sonucunda katyon değişimi, topaklaşma, çökeltme, yığışma ve çimentolaşma meydana gelir. Bu reaksiyonlardan bazıları ilk saatlerde başlar. Özellikle pozolanik reaksiyonlar zaman içinde oluşur. Uygun su muhtevasında ve sıcaklıkta yıllarca devam eder. Ayrıca kireç stabilizasyonu ile ham madde ocağının kalite ve uzaklığına bağlı olarak maliyet, yüzde 70’lere varan oranlarda azalır.
Stabilizasyonun bu özelliklerini göz önünde bulunduran Kireç Sanayicileri Derneği, dünyada yaygın olarak kullanılan, ülkemizde ise 1980’den sonra kullanımı tamamen unutulan killi zeminlerin kireç ile stabilizasyonu konusunda yoğun bir çabaya girdi. Karayolları Genel Müdürlüğü, Teknik Araştırma Dairesi Başkanlığı ile yapılan protokol çerçevesinde 2004 yılında Gölbaşı ve Kırklareli’de uygulama çalışmaları gerçekleştirildi.
Bu çalışmalar sonucunda kireç stabilizasyonu için teknik şartname hazırlanması kararlaştırıldı. Kocaeli Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aydın Kavak danışmanlığında, Karayolları Genel Müdürlüğü ve Kireç Sanayicileri Derneği’nin katıldığı çalışma gurubu tarafından Teknik Şartname hazırlandı. 2006 yılında yayınlanan şartname, iki defa revizyondan geçerek bu günlerde hala yürürlüğünü sürdürmektedir. Bu yıllar boyunca Kireç Sanayicileri Derneği bir tanıtım filmi hazırlatıp üniversiteler, Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili birimleri, belediyeler, Türkiye Müteahhitler Birliği ve diğer ilgili kuruluşlar da yüzlerce çeşitli tanıtım ve eğitim programları yaparak konunun önemini anlatmaya çalışmıştır. İçinde bulunduğumuz yıl itibari ile yeni bir revizyon çalışması yürütülmektedir.
Teknik Şartname ve birim fiyat çalışması tamamlanmış olan kireç stabilizasyonu günümüze kadar ciddi bir uygulama imkanı bulamamış bir ihalede alternatif yöntem olarak önerilmesine rağmen müteahhit firma ikna edilememiş, yukarda bahsedilen çok yönlü avantajlarına rağmen uygulamaya yönelik gereken ilgiyi görememiştir. Önümüzdeki dönemde bu konuda büyük ümitlerimiz vardır.
Bir yandan pazar kaybı yaşanırken diğer yandan kireçle ilgili yeni kullanım alanları oluşturulabilir mi? Kireçle ilgili henüz keşfedilmemiş yeni ürünler de çıkarmak mümkün mü?
Kireç aslında çok geniş bir pazara sahip. Baktığınız zaman sektör olarak asfaltta, stabilizasyonda, ilaç sektöründe, gıdada çok geniş alanda kirecin kullanımı söz konusu. Kireç, teknolojiye uygun olarak üretildiğinde steril, çevreci bir üründür. Dünyada yaygın olmasına rağmen ülkemizde kullanılmadığı pazarlar var. KİSAD olarak o pazarları genişletmek için projeler yapıyoruz. Hatırlatmalarla, projelerle kireci insanlara anlatarak kirecin maliyet ve kullanım avantajlarını dile getiriyoruz. Üniversitelerle birlikte bazı eğitim çalışmaları yürüterek, seminerlerle, sunumlarla konuyu anlatmaya çalışıyoruz. Her yıl bu çalışmalar için belli bütçeler oluşturuyoruz. Derneğimizin amacına uygun olarak sektörde hem ekonomik hem de üreticiye kazanç sağlayacak projeleri hayata geçirmeye çalışıyoruz.
Önemli projelerimizden biri, “sıcak asfalt karışımlarına kireç katılması” uygulamasıdır. Bu konuda üniversitelerle birlikte bir proje geliştirip, içinde bulunduğumuz yıl için şu olumlu özelikleri sağladığını herkese göstermeyi planlamaktayız:
Yüzyıla yakın bir zamandır sıcak asfalt karışımlarında rutubete karşı duyarlılığı düşürmek amacıyla ve aşınmaya karşı kireç kullanılmaktadır. Ayrıca kirecin asfalt karışımında az bilinen yararları da şu şekildedir:
• Bağlayıcıyı kıvamlandırarak soyulmaya karşı sıcak karışımın direncini artırır
• Dayanıklılığı artırır ve düşük sıcaklıklarda kırılmalara karşı asfaltı korur
• Kireç oksidasyon kimyasını değiştirerek asfaltın yaşlanma kırılganlığını ( Age Hardening) düşürür
• Kireç, killerin yapısını değiştirerek rutubete dayanıklılığı ve sağlamlığı artırır
• Kalitesiz agreganın niteliğini yükseltir
Bu uygulama düzgün ve uzun ömürlü kullanım isteyen yollarda kullanılır.
Kireç tarihten bu yana önemini hala koruyor mu?
Kireç yaşayan, hiçbir zaman ölmeyen, kendini yenileyen bir üründür. Tarihi yapılar da restorasyonlarla yenilenerek tekrar yaşatılıyor. Kireç tarih boyunca değerini hiç kaybetmeden, hatta artırarak kullanılmaya devam ediyor. Eskiden beton ya da demir yoktu. İnsanlar yapılarında taş kullanıyorlardı. Orada direnci sağlayan taşın kendisi. Geçmişte büyük kayaları yapıştırırken şimdi küçük taşları yapıştırıp beton haline getiriyorsunuz ve onları daha küçük alanlarda, daha düzgün yüzeylerde demirle bağlıyorsunuz. Böyle bir yapıda dayanımları kireçle sağlayamazsınız. Artık yapılar tek katlı ya da iki katlı değil. Gökdelenler var. Baktığımız zaman insanoğlu kendi ihtiyaçlarına göre kaynaklar yaratıp ürün çıkartıyor. Hatta insanlar betonla elde edemedikleri yapıları çeliklerle yapıyor. Kaynaklar tükendiği zaman yeni alanlar açılıyor.
Kireç kullanım alanı olarak çok özel bir üründür. İnşaatta kireç kullanım alanlarında bazı alternatifler çıkıyor. Pazarlar daralabiliyor. Yatırım maliyeti daha düşük olan ürünler tercih edilince rekabet edemez hale gelebiliyorsunuz. Ancak diğer tarafta da yeni alanlar açılıyor. Kirecin tarımda bile kullanımı söz konusu. Kirecin, toprak PH değerini artırdığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kireç, toprak için bir vitamindir.
Bildiğimiz kadarıyla siz de kireçle küçük yaşlarda tanıştınız. Kireç sizin için ne ifade ediyor? Herhangi bir kireç ocağı gördüğünüz zaman neler hissediyorsunuz?
1989 yılından bu yana kireç sektörünün içerisindeyiz. Üretim yapıyoruz. Algıda seçicilik olur ya; aslında her durumda onu yaşıyoruz. Gezmek amaçlı gittiğim yerlerde bile bir taş ocağı gördüğüm zaman oraya odaklanıyorum. “O ocağın nasıl bir taşı var?” “Nerede kullanıyor?” gibi sorulara yanıt arıyorum. Yine gezmek amaçlı gittiğim her yerde, sektörün orada ne konumda olduğuna, firmalarına, pazar durumuna mutlaka bakarım. Bu pek çok sanayici için de geçerlidir. Sohbetlerimiz de ona yönelir. O da bize haz veriyor. Sektörle aramızda akrabalık ilişkisi gibi bir durum söz konusu.
Sektörde kapasite kullanımı ne durumda?
Şu anki verilere baktığımız zaman ihracat pazarıyla birlikte Türkiye pazarında tam kapasiteye yakın bir kapasitede üretim mevcut. Ama iç pazardaki dengeler bozulursa, kireç sektörü de bundan etkilenebilir. Üretimimizden en çok yararlanan ve kaynaklarımızı en çok kullanan sektör, demir çelik sektörüdür. Bu sektör iyi olduğu sürece, kireç sektörü de iyi bir durumda olacaktır. Oradaki verilere baktığınız zaman, iç pazar ve ihracatın önemini koruyacağını düşünüyorum.
KİSAD olarak 2021’e nasıl bakıyorsunuz?
Kireç bulunduğu konumla 2021’de konjonktürüyle, üretim, ekonomik şartlarıyla hala Türkiye pazarı ve Avrupa ihracat pazarı için değerli bir ürün olma özelliğini koruyacak. Ekonomik verilerin durumu, ihracat potansiyeli açık bir ülke olmamız, yatırım ve kapasitemiz, diğer ülkeler tarafından tercih edilmemizi sağlıyor.
Türkiye şu an bir cazibe merkezidir. 2021 yılında da bunu koruyacağını düşünüyorum. Şu an için bu düşünceyi köreltecek hiçbir veri yok. İç pazardaki demir çelik sektörü ihracat avantajını koruduğu taktirde, diğer sektörlerle birlikte satış rakamlarımız 2020 yılının altında kalmayacak. 2021 yılının hepimiz için kazançlı bir yıl olmasını diliyorum.
Son olarak eklemek istediğiniz var mı?
Pandemi sürecinde yaşadıklarımız, sağlığımızın ne kadar önemli olduğunu çok net bir biçimde gösterdi. Aşıların keşfedilmesi, 2021 yılının daha sağlıklı geçeceği yönünde umutlarımızı güçlendirdi. 2021 yılı bizim için umut verici bir yıl olacak. Aşılarla birlikte gerekli önlemleri alırsak; bu ve bunun gibi virüslerle beraber yaşamayı, kontrolü ve ölümlerin önüne geçmeyi öğrenirsek, sosyal hayatta da ekonomik hayatta da zorluk yaşamayacağız.