Çin Seddi

Asırlar Öncesinden Gelecek Yüzyıllara: Çin Seddi

21 bin 196 km uzunluğu ile dünyanın, insan eliyle yapılan en büyük savunma duvarı ya da aslında verimli tarım topraklarına sahip yerleşik kültür ile göçebe bozkır kültürünü birbirinden ayıran keskin sınır… İnşa edilme amacı her ne olursa olsun Çin Seddi, yüksek dağların ve tepelerin üzerinde uyuyan bir ejderhayı andıran heybetli mimarisiyle, 21’inci yüzyıla selam duruyor.

Tarihi, M.Ö 220 yılına kadar uzanan büyük Çin Uygarlığının günümüze kalan değerli mirası Çin Seddi, 21 bin 196 km uzunluğu ile dünyanın, insan eliyle yapılan en büyük savunma duvarı. Dağlar ve tepeler boyu, kilometrelerce uzanan yapı, dünyanın yedi harikasından biri. UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi‘ne giren Çin Seddi, halk tarafından “Dünyanın Ejderhası” olarak anılıyor.

Varlığı ile 21’inci yüzyıla, asırlar öncesinden sayısız hikayeleri taşıyan Çin Seddi’nin, M.Ö III. yüzyılda Çin’in ilk yöneticisi olan Ch'in Hanedanlığı İmparatoru Ch'in Shih Huang’ın verdiği emir ile Moğol, Hun ve Avrasya bozkırlarının barbar göçebelerinden gelen saldırılara karşı, imparatorluk sınırlarını korumak amacıyla inşa edildiği belirtilse de bazı tarihçiler bu konuda farklı görüşlere sahip.

Tarih Profesörü Bülent Okay, yazdığı bir makalede dağların üzerinde uyuyakalmış bir ejderha gibi uzayıp giden bu görkemli seddin, inşasındaki siyasi nedenin, askeri nedenden daha ön planda olduğunu ifade ediyor ve duvarın yapılışındaki temel amacın, bir tarım toplumu olan Çinlilerle, göçebe uluslar arasındaki sınırı belirlemek olduğunu ekliyor. Makalenin ilgili bölümünde şu ifadeler yer alıyor:

"Çin Seddi'nin yapılmasıyla, göçebe uluslara verilmek istenen mesaj şudur: 'Bu duvar bizim aramızdaki sının belirlemektedir. Bu duvarın iç tarafı bize, dış tarafı size aittir. Bu duvarı aşmadığınız ve topraklarımıza saldırmadığınız sürece, biz sizin ne yaptığınıza karışmayız'

Ch'in Shih Huang, ülkesinin her yerinde aynı standartlara uyulmasını istemiş ve bu konuda çeşitli uygulamalar yapmıştır. Yolların genişliği, tekerleklerin çapı ve dingil aralıkları hep bir standarda bağlanmış ve tüm ülkede aynı ölçüler kullanılmıştır. Bunun için de öncelikle ülkenin sınırları belirlenmiştir.

Çin Seddi, Komutan Meng Tien'in ordusuyla, Hunları kuzeye çekilmeye zorlamasının ardından inşa edilmeye başlandı. Bu dönemde Çinliler gerek askeri ve gerekse ekonomik açıdan çok güçlüdürler. Hunlar, Çin için bir tehlike oluşturmamaktadırlar. Hunları kolaylıkla kuzey bozkırlarına sürebilen Çinlilerin, böylesine uzun bir uğraşı gerektiren ve son derece pahalıya çıkan bu duvarı sadece Hunlardan korktukları için yaptıklarını söylemek pek inandırıcı olamaz. Eğer Hunların çekildikleri topraklar verimli olsaydı, şüphesiz Meng T'ien komutasındaki ordu, Hunları rahat bırakmaz, daha ileriye sürmenin yollarını arardı. Hunlar en verimli topraklarını Çinlilere kaptırdıktan sonra, verimsiz kuzey bozkırlarına çekilmek zorunda kalmışlardır. Bu nedenle, diyebiliriz ki Çin Seddi, verimli topraklarla, verimsiz topraklar arasında da bir sınır teşkil etmektedir.

Ch'in Hanedanlığından sonra kurulan Han Hanedanlığı döneminde ise, durum bunun tam tersidir. Hunlar çok güçlüdürler. Hiçbir engel onları durduramaz. Bu dönemde Hunlar, diledikleri zaman Çin Seddi'ni aşmışlar ve Çin topraklarına girmişlerdir. Ch'in Shih Huang, ülkenin tüm gücünü Çin Seddi, saray, yol ve anıt mezar gibi yerlere harcadığı için, yeni kurulan Han Hanedanlığı çok yoksuldur. Yoksulluğun hangi boyutta olduğunu anlamak için, vereceğimiz örneğin yeterli olacağı kanısındayım. Han Hanedanlığı hükümdarının saltanat arabasına koşmak için aynı renkte dört adet at bulamazlar. Başvezir ve generaller ancak öküz arabasına binebilmektedirler. Hunlardan çekinen Çinliler, Hunlarla iyi geçinmeye çalışmışlar ve onlarla akrabalık ilişkileri kurmuşlardır. Onlara prensesler ve çeşitli hediyeler göndermişlerdir. Bu dönemde Hunlar ile Çinliler banş içinde yaşamışlardır. Zaten, Çin Seddi çok güçlü olan Hunları durdurabilecek bir engel durumunda da değildir. Görüldüğü gibi, bu dönemde de Çin Seddi'nin savunmaya yönelik bir işlevi yoktur."

Duvar yapımında kireç taşı ve kil, harç olarak kullanılmış

Duvarın yapımında taş, tuğla, kerpiç; harç yapımında ise toprak, kireç taşı ve kil gibi malzemeler kullanılmış. Yapının kuzey tarafındaki duvarları, daha sert ve dayanıklı tuğlalardan inşa edilirken, bazı geçişlerin tek duvar yerine çatallaşan güzergâhlardan oluştuğu gözlemlenebilir. Çin Seddi’nin en yüksek yeri, Pekin civarındaki Heita Dağı tepesinde olup, deniz seviyesinden 1525 metre yüksekliktedir. En yüksek kulenin uzunluğu 12 metredir. Gözetleme kuleleri 200 metrede bir konumlandırılmış olup haberleşme için kullanılmış.

Çin Seddi üzerinde yüzlerce yıl boyunca, gelişen ihtiyaçlara yönelik yapılar oluşturulmuş. Büyük bir bölümünü surların oluşturduğu yapı üzerinde, gözetleme kuleleri, barınaklar, tapınaklar, saraylar inşa edilmiş. Yüksekliği ve genişliği yerine göre değişen yapının en yüksek bölgesi, Pekin yakınlarındaki Heita Dağı'nın tepesinde yer alıyor. Zirve, deniz seviyesinden yaklaşık 1525 metre yükseklikte yer alıyor. En yüksek kulenin uzunluğu ise, 12 metredir. 200 metrede bir konumlanan gözetleme kuleleri haberleşme amacıyla kullanılmış.

Çin Seddi’nin bilinen ve en iyi korunmuş hattı, Ming Hanedanlığı döneminde inşa edilmiş. Ming Hanedanlığı döneminde, Pekin’in kuzeyindeki Badaling Bölgesi de dahil olmak üzere bazı stratejik alanlar en yüksek güvenliği sağlamak amacıyla üst üste bindirilerek restore edilmiş. Ömrü boyunca işgalcilerin ülkeye girmesini engelleyemese de Çin Seddi bugün hala, Çin medeniyetinin gücünü ve dayanıklılığını simgeleyen çok önemli bir kültür mirası.

Pirinç unu ve sönmüş kireç karışımıyla icat edilen harç, döneme damgasını vurmuş

Çin'in güneyindeki Duvar'a karşı büyük bir kızgınlık vardı. Çünkü imparatorluk, güneyde yetişen pirince hem duvarın inşasında çalışan işçileri beslemek hem de harç yapmak için el koymuştu. Eski Çin'de, muhtemelen volkanik kül eksikliğinden dolayı, hidrolik harç mevcut değildi. Bu nedenle, pirinç ve söndürülmüş kireci kullanarak, yapışkan pirinç harcı icat edilmiş. Bu antik harç, pirinçten gelen organik bir bileşen olan amilopektin ile kalsiyum karbonatın bileşimiyle oluşmuş.

Zamanın en büyük icatlarından biri olan bu harç, Çin Seddi'nde kullanılmakla birlikte, Uzakdoğu ülkelerinde, genellikle çokgen planlı kuleler biçiminde, pagoda adı verilen tapınaklarda ve şehir surlarının dayanıklılığının korunmasında önemli bir rol oynamış. Yüksek yapışma mukavemeti, sağlamlık, su geçirmezlik gibi özelliklere sahip olan bu harcın kullanılmış olması, harcın güçlü özellikleri nedeniyle tuğlaların birbirine sıkı sıkıya yapışmasını sağlarken, yapıda sarmaşık ve diğer yabani otların oluşumuna da engel olmuş.

Hejiang Üniversitesi'nde görev yapan Çinli Kimya Profesörü, Zhang Binjian'da Amerikan Kimya Cemiyeti Dergisi'nde yayımlanan makalesinde şu ifadeleri kullanarak harcın sırrını açıklıyor:

"Harcın karışımı, organik ve inorganik maddelerin özel bir bileşiminden oluşuyor. Yapışkan pirinç ununun içindeki amilopektin maddesi, karışımın organik bileşenini oluşturuyor. Yapışkan pirinç unu ile hazırlanan sıvı, kalsiyum karbonat içerikli harca katılıyor. Amilopektin maddesi sayesinde taş tuğlaları tutan harç daha da sağlamlaşıyor. Set duvarlarına daha büyük fiziksel güç veriyor."