Türkiye'de Kireç Kullanımını Artırmak İçin Çalışıyoruz
Karayollarında, otoyollarda, demiryollarında, DHMİ hava meydanlarında, organize sanayi bölgelerinde, köy yollarında, orman yollarında ve askeri yollardaki olası zayıf zeminlerin stabilizasyonunda kirecin kullanımı, alt yapısı sağlam yolların, daha ekonomik bir şekilde gerçekleşmesini olanaklı hale getiriyor. Bununla birlikte kireç, demir - çelik endüstrisi, inşaat sektörü, tarım ve su arıtma gibi alanlarda da oldukça büyük bir öneme sahip. Kireç Sanayicileri Derneği (KİSAD), kullanım açısından dünyada beşinci sırada yer alan kirecin, Türkiye'deki kullanım oranlarını artırmak amacıyla, önemli çalışmalar gerçekleştirmeye devam ediyor. KİSAD II. Başkanı Süleyman Alkaya ile, dernek çalışmalarını, Türkiye'deki kirecin kullanım alanlarını, sektöre dair önemli gelişmeleri konuştuk.
Zemin stabilizasyonunda kullanıldığında dayanıklılığı, kullanım ömrünü arttırmasına ve uzun vadeli düşünüldüğünde bakım-onarım masraflarını azaltacağı için maliyette önemli bir tasarruf sağlayacak olmasına rağmen, kirecin bu alandaki kullanım yoğunluğu gelişmiş ülkelere göre daha az. Sizce bu durumun sebebi nedir? Riskleri önlemek noktasında kirecin zemine sağladığı avantajlar nelerdir?
İnşaat sektöründe özellikle karayolu, otoyol, demir yolu, hava limanları, köy yolu, orman yolu, askeri yollar ve organize sanayi bölgeleri, zemin iyileştirme çalışmaları ihtiyaç nedeniyle hızla devam etmektedir. Teknolojinin de gelişmesiyle beraber, zemin iyileştirme çalışmaları günümüzde önem kazanmaya başlamış, kireç ile zemin iyileştirme-zemin stabilizasyonu çalışmaları sonucu daha ekonomik ve altyapısı daha sağlam yolların yapılması olanaklı hale gelmiştir.
Gelişmiş ülkelere göre kirecin ülkemizde zemin iyileştirme veya zemin stabilizasyonu çalışmalarında daha az kullanılmasının başlıca nedenleri; Günümüze kadar çevresel etki faktörü çok dikkate alınmadan kullanılan ülkemiz doğal malzeme kaynaklarının çeşitliliği ve ilgi projeler için çoğunlukla ekonomik taşıma mesafelerinde bulunabiliyor olmalarına bağlı olarak yerinde zemin iyileştirme çalışmalarına çok ihtiyaç duyulmaması, zemin stabilizasyonu uygulamalarının yeni yeni öğrenilmeye başlanması, kireç stabilizasyonu çalışmalarına uygun iş makinelerinin ülkemize yeni yeni getiriliyor olması ve Avrupa’da çok yaygın olarak kullanılan zemin stabilizasyonu uygulamalarının fayda-maliyet değerlendirmesinin bazı kamu ve özel sektör kuruluşlarınca yeterince anlaşılamamasıdır.
Riskleri Önlemek Noktasında Kirecin Zemine Sağladığı Avantajlara gelince, zeminin iyileştirme çalışmalarında kirecin çok önemli etkisi bulunmaktadır. Zayıf zeminler genelde yüksek su muhtevasına sahip, killi veya kil içeren zeminlerden oluşmaktadır. Kireç, hem zeminin kurutularak hem de zeminde oluşturduğu reaksiyonlar sonucu zeminin taşıma gücü değerini önemli derecede arttırarak, yapıların altındaki zeminlerde muhtemel oluşabilecek oturmaları minimize etmekte ve suya karşı daha stabil bir ortam oluşturmaktadır.
Bu süreci biraz daha açacak olursak;
Kısa Dönem İçin;
. Zemin Proktor yoğunlukları çok az oranda düşmekte,
. Zemin Plastik Limit artmakta,
. Zemin Proktor eğrisi düzleşmekte,
. Zemin Taşıma Gücü (CBR) değerlerinde önemli oranda artışlar olmaktadır.
Uzun Dönem İçin;
. CBR değerleri daha da artmakta,
. Serbest basınç mukavemeti artmakta,
. Kayma mukavemeti artmakta,
. Çekme gerilimleri artmakta,
. Şişme ve büzülmeye karşı stabilitesi artmakta,
. Don etkisine karşı direnç artmaktadır.
Karayolu Teknik Şartnamesi’nin değişmesi, buna bağlı olarak kireç kullanımının yaygınlaşması için Karayolları Genel Müdürlüğü ve belediyeler nezdinde yapmış olduğunuz güncel çalışmalar nelerdir?
Karayolları Genel Müdürlüğü Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı nezdinde yapılan girişimler ve sonrasında gerçekleştirilen çok sayıda toplantı ve bilgilendirme sunumlarını takiben Kireç Stabilizasyonu Teknik Şartnamesi 2005 yılında, KGM-KİSAD arasında yapılan protokol gereği tespit edilmiş deneme yollarında gerçekleştirilen laboratuvar-arazi testleri ve yerinde yapılan uygulamalar sonucunda yayınlanmıştır. Sonraki süreçlerde Karayolları Genel Müdürlüğü, karayolları bölge müdürlükleri, DSİ Genel Müdürlüğü, DSİ bölge müdürlükleri, DHMİ Genel Müdürlüğü, AYGM Genel Müdürlüğü, TCDD Genel Müdürlüğü, yüklenici proje-müşavirlik firmaları, büyükşehir belediyeleri ve diğer birçok belediyelerde bilgilendirme sunumlarını gerçekleştirdik.
Daha sonra Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, OSB Genel Müdürlüğü ve OSB bölge müdürlükleri ziyaretlerini gerçekleştirdik. Yüksek Fen Kurulu ve KGM Birim Fiyat ve pozlarında yer alınması sağlandı. Geleneksel uygulamalara alışkın olan Müteahhitlerin direnci ile dönemsel olarak karşılaşılmıştır. Her geçen gün bunların aşılmasına yönelik olarak KİMTAŞ gurubu destekli derneğimizin yoğun çabaları ile uygulamanın bilinirliğinin arttırılmasına çalışılmaktadır.
Geçtiğimiz yıl yaşanan ekonomik dalgalanmalar, Türkiye’nin en önemli sektörleri arasında yer alan inşaat ve demir-çelik sektörünün geriye gitmesine neden oldu. Bu durum kireç sektörünü nasıl etkiledi? Kireç için alternatif yeni pazarlar bulunabilir mi? Sektöre dair değerlendirmeleriniz nelerdir?
2018 yılında Türkiye’de yaşanan ekonomik dalgalanmalardan diğer sektörler gibi, kireç sektörü de olumsuz etkilenmiştir. İnşaat sektöründe iş hacmi ile birlikte kireç kullanım payı ve tüketim azalmış, hammadde safhasından prosesin çıkışına kadar olan süreçte ciddi maliyetler ortaya çıkmıştır. Kağıt, yakıt ve enerjideki fiyat artışları ile süreç devam etmektedir. Artan vergi oranları da sektör için olumsuz bir durum oluşturmaktadır. Üretim prosesinde kullanmaya uygun ve zorunlu olarak dışa bağımlı olan yakıtın maliyetini dövizdeki kur hareketleri olumsuz etkilemektedir. Sektörde bu yıl için bir daralma beklenmektedir. Kireç için alternatif pazarlara gelince, sürekli bir arayış içerisindeyiz. Yelpaze geniş, ancak tüm sektörlere yansıyan ekonomik dalgalanma, zincirleme olarak bizim sektörümüze de yansımaktadır. Bu durumu aşabilmek için zayıf zeminlerin kireç ile stabilizasyonu, atık su arıtımı, baca gazı delsülfirizasyonu gibi konularda çalışmalarımızı arttırmalıyız.
Kireç sektörü dünyada gelişen teknolojileri takip etmek ve bunu üretime yansıtmak noktasında bugün nerede duruyor? Çevreye yönelik olumsuz etkileri minimum, çevreci ve sürdürülebilir bir üretim kireç sektörü için ne kadar mümkün?
Kireç sektörünün teknoloji seviyesi dünyada doygunluğa ulaşmıştır. Bundan sonra daha ileri düzeydeki gelişmeler, çevre alanında yapılacaktır. (Emisyon değerlerinin düşürülmesi ve fosil yakıtlarının atık yakıtları ile değiştirilmesi gibi) Kireç sektöründeki bazı şirketler, atıkları kullanmaktalar ancak bu miktarlar kalite sebebiyle kısıtlı kalmaktadır. Sektördeki üretim prosesi doygunluğa ulaştığından devrimsel teknik bir gelişme beklenmemektedir. Buna rağmen, kireç sektöründeki Ar-Ge laboratuvarları yeni ürünleri ve kireç ile yapılan arıtma yöntemlerini geliştirmeye çalışmaktadır. Bu koşullarda ülkemizde kireç sektörünün yapacağı temiz üretim uygulamaları genellikle sektörün son beş yılda gösterdiği eğilime göre fırınları yenileme ve modernleştirme şeklinde gerçekleşebilir. Çünkü, kireç sektöründe 90’lı yıllar, geçmişte yanlış seçilmiş teknolojilerin modifikasyonu yoluyla düzeltilmesi çabasıyla geçmiştir. Bu süreçte var olan bütün Nikex fırınlar yakıt tasarrufu için, biraz da katı yakıtla rahat çalışabilmek için paralel akışlı rejeneratif fırınlara dönüştürülmüştür. Bazı yamaç tipi ocaklar da mevzuatın zorlaması ile pulverize yakıtın yanma bölgesine doğrudan beslendiği dik fırınlara dönüştürülmüştür. Bu günlerde bu dönüşüme uğramış fırınların ekonomik ömürleri tamamlanma aşamasına gelindiğinden önemli bir imkan doğmuş bulunmaktadır. Şu anda beş yaşından genç paralel akışlı rejeneratif fırınların sayısı 15’e ulaşmış durumdadır. Toplam ülke üretiminin 1/3 ü kadarı bu fırınlar tarafından üretilmektedir. Bu eğilimin devam etmesi beklenebilir. Ayrıca sektörde karışık beslemeli yamaç ocaklarının bazılarının da MET kapsamında yeni tesislere dönüşmesi beklenebilir.
KİSAD sektörün pazardaki etkinliği için nasıl bir öneme sahip?
KİSAD’ın, kireç üreten kuruluşlara ve bu kuruluşların mensuplarına mesleki, sosyal, teknik, ekonomik yönden yol göstermek; kireç ticaretinin meri kanunlar, yönetmelikler ve mesleki ahlak kuralları ile kamu yararına uygun yürütülmesine yardımcı olmak, üretilen kireç çeşitlerinin gerek ülkemizde gerek Avrupa Birliği’nde kabul edilen standartlar içerisinde olmasını sağlamak ve üyeleri, ilgili yurt içi ve yurt dışı kuruluşlar nezdinde
temsil etmek gibi görevleri bulunmaktadır. KİSAD, bu görevleri yerine getirirken çeşitli eğitim faaliyetleri ve konferanslar düzenlenmekte, birçok kuruluş nezdinde girişimlerde bulunmakta çok geniş kullanım alanı bulunan kirecin tanıtımı yapılmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmalar kapsamında, dünyada yaygın olarak kullanılan, ülkemizde ise 1980 yılından sonra kullanımı tamamen unutulan “Killi Zeminlerin Kireç ile Stabilizasyonu” konusunda Kireç Sanayicileri Derneği yoğun bir çabaya girmiştir. Karayolları Genel Müdürlüğü, Teknik Araştırma Dairesi Başkanlığı ile yapılan protokol çerçevesinde, 2004 yılında Bala -Kulu yol ayırımı ve Kırklareli şehir çıkışı yolunda deneme yolu uygulama çalışmaları gerçekleştirildi. Bu çalışmalar sonucunda Kireç Stabilizasyonu Teknik Şartnamesi hazırlanması kararlaştırılmıştır. Kocaeli Üniversitesinden Doç. Dr. Aydın Kavak’ın danışmanlığında Karayolları Genel Müdürlüğü, Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı ve Kireç Sanayicileri Derneği’nin katıldığı çalışma gurubu tarafından Kireç Stabilizasyonu Teknik Şartnamesi hazırlanarak 2005 yılında yayınlanmıştır. Karayolu Teknik Şartnamesi 2006 yılı revizyonu çalışmaları kapsamında Kısım 218 “Kireç ile Zemin Stabilizasyonu” bölümüne alınmış şartname, sektördeki gelişmelere paralel olarak iki defa revize edilerek bu günlerde hala yürürlüğünü sürdürmektedir. Bu yıllar boyunca Kireç Sanayicileri Derneği bir tanıtım filmi hazırlatıp Üniversiteler, Kamu Kurumları, Belediyeler, Müteahhitler Birliği ve diğer ilgili kuruluşlarda yüzlerce çeşitli tanıtım ve eğitim programları yaparak konunun önemini anlatmaya çalışmıştır. Sektörde pazar geliştirme ve Ar-Ge çalışması kabul edilebilecek sıcak Asfalt karışımlarına kireç katılması projesi de üniversite sanayi iş birliği kapsamında gerçekleştirilmeye çalışılmakta olup henüz sonuca ulaşmasa bile önümüzdeki dönemde bu konuda önemli adımların atılabileceğini umuyoruz.
Şubat 2019’da değişen Maden Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik öngören kanun, Resmi Gazete’de yayınlandı ve yürürlüğe girdi. Maden işletme faaliyetleri, madencilik faaliyetleri, teknik eleman, görünür rezerv geliştirme hakkı tanımları yapıldı. Değişen yasa kireç sektörünü nasıl etkileyecek?
Şubat 2019’da değişen Maden Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Öngören Kanun, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yapılan bu değişiklikler ile birlikte, her yıl verilen işletme ruhsat bedelleri ve üretim sonrası oluşan devlet hakkı bedelleri artırılmıştır. Sektörümüz, madenin doğadan çıkartılması sonrası başka işlemden geçirilerek bu madene katma değer kazandırmakla birlikte, yüksek yatırım masrafları gerektirmektedir. Bu hususta sektöre daha fazla yatırım yapılabilmesi için yatırımcılar için yeni teşviklerin önünün açılması beklenirken, tam tersine bu kanun ile birlikte mevcuttaki idari para cezaları artırılmaktadır. Bu sebeplerle yeni kanun, kireç sektöründe maliyetlerin artmasına ve son ürün fiyatlarının doğal olarak yükselmesine sebep olmuştur. Sektöre yatırım yapan üreticiler, yatırımlarının devamlılığı için büyük riskler ile karşı karşıya kalmaktadır. Ayrıca yatırımcıların riskli görmesi sebebiyle sektöre yapılan yatırımlarda azalması da kaçınılmazdır. Yatırımların önünün açılması için bir önceki kanunda uygulandığı gibi 2(a) ve 2 (c) grubu sahaların direkt olarak müracaata açılarak işletme ruhsatı düzenlenmesi gerekmektedir.
Üretimin kaliteli hale gelmesi, kalifiye iş gücünün sektöre kazandırılması ve sektörün gelişmesi noktasında üniversite-sanayi iş birliklerinin sahip olduğu önem hakkında neler söylersiniz? Bu konu ile ilgili olarak yapmış olduğunuz güncel çalışmalar nelerdir?
Üretimin kaliteli hale gelmesi için, uygun teknoloji seçiminin yapılması gerekir. Hammadde hassasiyeti, fırını besleyen kalkerin ebatları, yakıt ve yakıt miktarı, fırına verilen hava miktarı, kaliteli bir üretim için vazgeçilmez unsurlardır. Üretimin kaliteli hale getirilmesi noktasında üniversitelerde gençlerimize verilen eğitim de çok önemli. Bu eğitime destek olabilmek için, üniversitelerimizle Ar-Ge projeleri konusunda iş birliği yapmaktayız. Bugün sektör üyelerimizin tüm fabrikalarında laboratuvarlar ve laborantlar mevcuttur. Bu laboratuvarlardan kontrollü üretim çıkışı yapılmaktadır. Üyelerimiz de sektörün gelişimine katkı sağlayacak birçok alanda üniversitelerle ilgili çeşitli projeler yapmaktadırlar. Teknik konular ve mevzuat çalışmalarında da danışmanlık hizmeti almaktayız. Daha iyi bir ürün ve hizmet vermek için bu çalışma birlikteliğini yürütüyoruz.
23 Ocak 2018 tarihinde tarım kirecinin gübre statüsünden çıkarılması ve yüzde 18 KDV uygulamasına tekrar dönülmesi sektörü nasıl etkiliyor? Tarım kirecinin yeniden gübre olarak değerlendirmeye alınması için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Devletimiz, tarımsal üretimi artırmak için çiftçilerimizi birçok yoldan destekleme gayreti içindeyken alınan bu karar, sektörü çok olumsuz yönde etkilemiştir. Kalsiyum elementi bitkilerin ihtiyaç duyduğu makro besin maddeleri arasındadır. Makro besin maddelerinden azot, fosfor ve potasyumlu gübrelerde sıfır KDV uygulanırken, bitkilerin kalsiyum ihtiyacını karşılayan tarım kirecinde %18 KDV uygulamasına geçilmesi başta çiftçilerimiz olmak üzere tüm sektör paydaşlarını olumsuz etkilemiştir. Tarım kireci ziraat fakültelerinde okutulan ders kitaplarının tümünde gübre olarak değerlendirilmekte ve sınıflandırılmaktadır. Dolayısıyla, üniversitelerimiz bilimsel olarak tarım kirecinin gübre olarak değerlendirilmesi gerektiği tespiti yapmaktadır.
KİSAD olarak bizler, bilimsel olarak tarım kirecinin gübre olarak değerlendirilmesi gerektiğini ilgili tüm kurumlara anlatmaya çalışıyoruz. Bu amaç için birçok üniversiteden görüş istenmiştir. Üniversitelerimizden alınan bilimsel görüşler, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndaki ilgili daire başkanlığına yazılı olarak iletilmiş ve ilgili başkanlık ile paylaşılmıştır. Dikkate alınmasını bekliyoruz. Çiftçimizin bu mağduriyetinin giderilmesini tarım kirecinin tekrar gübre olarak değerlendirilmesini ve tarım kirecinde tekrar sıfır KDV uygulamasına geçilmesini bekliyoruz. Sektör olarak bu sürecin takipçisi olacağız.
Sektörün geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? 2018 yılı içerisinde gerçekleştirdiğiniz faaliyetlere de değinip, 2019 ve sonrası için planladığınız projelerinizden biraz bahseder misiniz?
Kireç kullanım alanı yelpazesi çok geniş olan bir üründür. Ülkemizde, dünyada yaygın olarak kireç kullanılan bazı alanlarda geleneksel olarak kireç kullanılmamaktadır. Ekonomik koşulların iyi olduğu dönemlerde sektör ortalama %5 civarında zaten büyümektedir. Derneğimizin yürütmekte olduğu, killi zeminlerin iyileştirmesinde kireç kullanılması ve sıcak asfalt karışımlarına kireç ilave edilerek asfalt kalitesinin yükseltilmesi gibi pazar geliştirme projelerinin, hedeflenen imkanları sağlaması durumunda büyümenin daha yüksek rakamlara ulaşması mümkün gözükmektedir. Önümüzdeki dönemde teknolojik olarak eskimiş tesislerin gözden geçirileceği ve emisyonların azalmasını sağlayacak yüksek teknolojili yeni yatırımların yapılacağını öngörebiliriz.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?
Karayollarında, otoyollarda, demiryollarında, DHMİ hava meydanlarında, organize sanayi bölgelerinde, köy yollarında, orman yollarında ve askeri yollardaki olası zayıf zeminlerin iyileştirilmesinde kireç stabilizasyonu uygulamasının, Ulaştırma Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kamu ve kuruluşlarda tercih edilir bir uygulama olmasını sağlamak zorunludur.
Kireç stabilizasyonu uygulamalarının ülkemizin bu günkü ekonomik koşullarında inşaat maliyetlerinde çok ciddi bir tasarruf sağlama potansiyeli mevcuttur. Bu uygulamalar ile ayrıca, çevre ve buna bağlı olarak insan sağlığı önemi esası ile, doğanın tahrip edilmesi de önlenmiş olacaktır. Yatırım ve yenileme sürecindeki izin süreçlerinin hızlandırılması ile kalıcı bir çözüme kavuşturulması noktasında da çalışmalarımızı sürdüreceğiz.