Rumeli Hisarı Tarihi Dokusuyla Nefesleri Kesiyor
Önceleri Boğazkesen Hisarı olarak bilinen Rumeli Hisarı, heybetli görüntüsüyle nefes kesmeye devam ediyor. Her yıl onlarca turistin uğrak mekânları arasında kalmayı başaran muhteşem eser, yapısındaki Horasan harcı sayesinde bir yüzyıla daha meydan okuyacak gibi görünüyor.
Sarıyer İlçesi sınırları içinde ve bulunduğu mevkiye adını veren Rumeli Hisarı, otuz dönümlük (30.000 m²) bir alanı kapsıyor. Hisarın adı: Fatih vakfiyelerinde Kulle-i Cedide; Neşri tarihinde Yenice-Hisar; Kemalpaşazade, Aşıkpaşazade ve Nişancı tarihlerinde Boğazkesen Hisarı olarak geçiyor.
Bölgenin ve civarın antik devirde "Hermaion" adıyla anıldığı bilinse de tarihçi Dukas bundan söz ederken hisar yeri olarak ‘Sostenion’un (İstinye) aşağısında, Fonea adıyla bilinen bir dağın yamacını gösteriyor.
Büyük Zağanos Kulesi ile Küçük Zağanos Paşa Kulesi'nde yer alan iki kitabeye göre hisarın, takriben dört ay gibi kısa bir sürede yapıldığı biliniyor. Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki "Şerh-i Tecriyd-i Ataik" adlı eserde ise eserin (139) günde bitirildiği kaydı bulunuyor. Yapımda kullanılan keresteler İzmit ve Karadeniz Ereğlisi'nden; taşlar Anadolu'nun değişik yerlerinden ve spoliler (devşirme parça taş) çevredeki harap Bizans yapılarından elde edilmiştir.
Rumeli Hisarı’nın yapımında Horasan harcı kullanımı
Anadolu Hisarı'nın karşısında İstanbul Boğazı'nın en dar ve akıntılı (600 m) kısmında inşa edilmiş muhteşem bir anıt-eser olan Rumeli Hisarı’nın yapımında; çimentonun olmadığı dönemlerde yapı malzemelerinin bir arada tutulmasını sağlayan Horasan harcı kullanıldığı biliniyor. Kırıldıktan sonra öğütülüp toz haline getirilen kiremit, tuğla, çömlek gibi pişmiş killere 'Horasan' deniyor. Horasanın belli oranlarda kireç, su ve bazı katkı maddelerinin eklenmesiyle üretilen bağlayıcı ve taşıyıcı özelliğe sahip bir malzeme olan Horasan harcının bazı uygulamalarda içerisine kum katılırken, bazılarında ise nohut büyüklüğünde, parçalar halinde tuğla, kiremit kırıklarına rastlanıyor. İstanbul’un fetih hazırlıklarının en önemli aşaması olan Rumeli Hisarı, boğazın kuzey tarafından gelebilecek saldırıları engellemek için Anadolu Yakasında yer alan Anadolu Hisarı’nın tam karşısına yapılmıştır.
Müzede açık teşhir yapılıyor
Dağ Kapısı, Dizdar Kapısı, Hisarpeçe Kapısı ve Sel Kapısı olmak üzere dört esas ve Mezarlık Kapısı adında bir tali kapısı bulunan hisarın, Saruca Paşa, Halil Paşa ve Zağanos Paşa adlarında üç büyük ve küçük Zağanos Paşa adında bir ufak toplam dört kulesi; 13 adet irili ufaklı burcu mevcut.
Müzede açık teşhir yapılıyor, ancak sergi salonu ve depo bulunmuyor. Toplar, gülleler ve Haliç'i kapattığı söylenen zincirin bir parçasından oluşan eserler, bahçede teşhir ediliyor.
Rumeli Hisarının Hikâyesi
Sultan II. Mehmet, Bizans'ın fethinden önce Boğaz'ın güvenliğini sağlamak için Rumelihisarı'nı yaptırmaya karar vermişti. Hisar'ın inşaatına başlamadan önce Bizans imparatoru Konstantin Dragazes'e bir elçi gönderdi. Amacı, nezaketen de olsa imparatordan izin almaktı. Elçisi aracılığıyla Sultan Mehmet'in isteğini öğrenen imparator, ona söyle bir cevap gönderdi: “Padisahınızın kale yaptırmak istediği toprakların sahibi Galatalılar'dır. Galatalılar ise bizim yönetimimizde değil, Avrupalıların yönetimindedir. Biz, size izin versek bile Avrupalılar, bunu kesinlikle kabul etmezler. Eğer onlardan gerekli izini almadan böyle bir işe teşebbüs ederseniz Avrupalılar, bu yaptığınızı hoş karşılamayacaktır.”
Bizans imparatoru, Rumelihisarı'nın yapılmasından hoşnut değildi. Ama bunu doğrudan söylemiyordu. Avrupalıların hoşnut olmayacağını söyleyerek, bir şekilde onları tehdit aracı olarak kullanıyordu. Sultan Mehmet, imparatorun gönderdiği cevabı öğrendiğinde, bu defa ona şöyle bir haber gönderdi: “Maksadımız, komşuluk hakkından dolayı sizin izninizi almaktı. Söylediklerinize göre bu topraklar size ait değil. Sizin ise hisarın yapılması için rıza gösterdiğiniz anlaşılıyor. Avrupalıların hoşnut olup olmayacağına gelince; siz merak etmeyiniz, onlara gereken cevabı veririz. Bizim için önemli değil! Karşınızdaki padişah öncekilere benzemez. İmparatorunuzun hayalleri, benim gücümün ulaştığı yerlere bile varamaz. Şimdilik huzurumdan çıkıp gitmenize izin veriyorum. Bundan sonra yaptığım islere engel olmaya kalkışan olursa gereken cezayı görecektir!” Sultan II. Mehmet, Galatalılar'ın arazisine gereken bedeli ödeyerek Rumelihisarı'nın inşaatını başlattı. İş bölümü yapılarak her bölümün inşası bir paşanın denetimine verildi, deniz tarafına düşen bölümün inşasını da Fatih Sultan Mehmet bizzat kendisi üstlendi.