Kireç Sanayicileri Derneği (KİSAD) Kurucu Üyesi Bahri Rendeci, kirecin tarımda kullanılmasıyla birlikte ürün rekoltesinin ve kalitesinin arttığının yıllar önce kanıtlandığına dikkat çekerek bu konuda devlet politikası geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Küçük yaşlardan itibaren kireç sektörünün içerisinde yeralan Rendeci, KİSAD’ın kuruluşunda da aktif rol üstlendi. Rendeci’yle KİSAD’ı ve kireci konuştuk.
Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Samsun’un Kavaklı İlçesi’nde bir köyde doğdum. Köylü bir ailenin çocuğuyum. Köyümüzde kireç taşı olduğu için kireçle ilgimiz de ondan geliyor. Doğduğum yıllardan (1933’lerde) 1958 yılına kadar memleketimizde kireç odunla yakılırdı. Eskiden Karadeniz’de, Samsun’un arkasındaki köylerde kireç işini Rumlar yaparmış. 1923’te Cumhuriyet’in ilanıyla Rumlar Yunanistan’a gitti ve bu iş bizim köylülerimize kaldı. Büyüklerimiz bize anlatırdı. Ben de 1940’lı yıllarda odunla kireç yakıldığını çok iyi biliyorum.
Samsun’un köyünden kalkıp Samsun’a geldik. İlk ve ortaokulu Samsun’da okudum. Dayım ve babam kireç işiyle uğraştığı için biz de bunun nakliye işiyle uğraştık. Kamyonlarımız vardı. Ortaokula gittiğim yıllarda o kamyonlarla kirecin nakliye ve satışında çalışıyordum. Ailemiz politikayla uğraşıyordu. Ortaokulu bitirdiğim zamanlarda da, 27 Mayıs’tan sonra ben de politikacı oldum. Siyasi parti ilçe başkanlığı, il başkanlığı, belediye başkanlığı yaptım. Hem kireç işini hem diğer işleri bir arada götürmeye çalıştım. Ama ikisi bir arada yürümedi. 2010 yılında kireçle alakam kesildi.
Bölgede kireç taşı olduğunu söylediniz. O dönemde kirece nerelerde ihtiyaç duyuluyordu? Ürettiğiniz kireç nerelerde tüketiliyordu?
Çocukluğumdan beri ailemiz, dayım, babam bu işle uğraşıyordu. Kireci Samsun’da tüketiyorduk. Babam senede 300- 400 ton kireç satardı. Bugün bu rakamlar çok gülünç. 1950’li yıllarda yeni kireç tesislerimizi kurduğumuz zaman kireç yetiştiremeyecek haldeydik. Samsun’un dışında Rize’ye kadar kireç satıyorduk. Rize, Hopa, Gürcistan sınırına kadar gidiyorduk. Diyarbakır’a bile kireç sattığımı hatırlıyorum. Galiba tesis azdı ki; kireç ihtiyaçlarını bizden karşılıyorlardı. Kirecin tarımda kullanılmaya başlamasıyla bizim ağımız daha da gelişti.
Kireç o dönemde ağırlıklı olarak inşaat ve tarımda mı kullanılıyordu?
Tarımda kullanılmaya ilk defa 1958-59 yıllarında başlandı. O zamana kadar kirecin tarımda kullanıldığını biz de bilmiyorduk. Zirai Donatım Kurumu ilk defa bizim müşterimiz oldu. Bizden kireç aldı. Samsun’un Çarşamba İlçesi’ndeki devlet arazisine doğudan gelen 200 aile yerleştirildi. Orada onlara ev yapıldı, arazi verildi. Arazilerde Tarım Bakanlığı’nın incelemeleri sonucu kireç eksikliği belirlenmiş. Bizden çok yüklü miktarda kireç aldılar. Arazileri kireçlediler. Kireç dökülen arazi ile dökülmeyen arazi arasındaki ürün farklılıkları ortaya çıktı. Kireçsiz araziye ekilen mısırın boyu 80 santimetreyi geçmezken; kireçli arazideki mısırların boyu 2 metreyi buluyordu. Kireç kullanımı gözle görülür, inkar edilemeyecek düzeyde fayda sağlıyordu. 1960’lı yıllara geldiğimizde Tarım Bakanlığı Giresun’daki arazileri kireçleme işini ele aldı. O zamanki Tarım Bakanı Mehmet İzmen’di. Kendisiyle Giresun’da tanıştık, Bir sofrada oturup yemek de yedik. İzmen, bize kirecin tarımdaki yerini anlatmak için yurtdışından örnekler verdi. Mesela Japonya’da kireç o tarihten 130 sene evvel kullanılırmış. Pakistan’da 80 sene evvel. Özellikle Muson yağmurlarının etkili olduğu bölgelerde sürekli kireçleme yapılıyorlar derdi. Bir heyet oluşturmuşlar, başlarında da bir profesör vardı. Ordu ve Giresun’un köylerinde toplantılar yaptılar. Kirecin, tarıma ve insan sağlığına olan faydalarını anlattılar. Ben de o ekibin içerisindeydim. Devlet çok şey anlattı, kireçleri ücretsiz verdi ama köylü bu işi kavrayamadı. Devlet, kireci köylünün bahçesine kadar götürdü fakat onlar fındık ağaçlarının altına götürene kadar, yağmur yağar, kireç ziyan olurdu. 1961’den 1977’ye kadar devlet, kireci parasız veriyordu. 1977’den sonra bakanlık bu işten vazgeçti.
Verim alamadığı için mi vazgeçti?
Verilen kireç fındık ağacının dibine dökülmedi ki verim alasınız. Verilen çoğu kireç fındık bahçesine girmeden ziyan oldu. Bir kısmı da bu işe hiç inanmadı. Tarım Bakanlığı gerekli araştırmayı yapmış, uygulamanın Karadeniz'deki haritasını göstermiş, ortaya koymuş. Fındıkta kireçsiz topraktaki verim, kireçlendikten sonra kayda değer bir biçimde artmış. Ve ortaya çıktı ki kireç döktüğünüz ağacın yaprakları daha diri, koyu yeşil oluyor. Tüm bunlar büyük araştırma, incelemelerle kanıtlandı.
Uzun zamandır kireç sektörünü tanıyan biri olarak günümüzdeki kireç uygulamaları ve kullanım bilincini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kirecin, sanayide büyük yeri var. Sanayici kireci hiç kimseye sormadan ihtiyacı olduğu için kullanılıyor. Ama tarımda kireç kullanımını arttırmak için köylüyü bilgilendirmek lazım. Kirecin yararlarını köylüye anlatıp, onları bilinçlendirirsek, gerçek anlamda bir ihtiyaç olduğunu özümsetirsek ancak o zaman onlara kireç aldırabiliriz. Onun dışında köylüye para verip kireç aldırmak çok zor. Kirecin nakliyesi de zordur. Bu bir devlet politikası olmalı. Tarım Bakanlığı bu konuyu ele alıp, her yıl pilot köyler seçip, 5-10 bin ton kireç yardımı yapsa, 20-30 yılda çok iyi sonuçlar alır. Ama bunun her yıl tekrarlanması gerekir. Pakistan gibi bir memlekette bu iş bilinçli olarak yapılırken, bizim ülkemizde neden olmasın. Bizim ülkemizde de olmalı. Ben, tarımda kireç kullandırma işini devletin borcu olarak görüyorum. Devlet yapmalı, Karadeniz’i ayağa kaldırmalı. Bilhassa Giresun, Ordu gibi fındık yetiştirilen illerde devlet destek vermeli.
Emekli olduğunuzu söylediniz. Şu an neler yapıyorsunuz?
BAĞ-KUR’dan emekliyim. Bir emekli ne yaparsa onu yapıyorum. Bir şeyler okumaya, sağlığımı korumaya çalışıyorum. Yani savunmadayım şimdi.
Sektörle ilişkileriniz devam ediyor mu? Sektörü takip ediyor musunuz?
Bu sektörde çalışan arkadaşlarım var, onlardan duyuyorum. İnşaat sektöründe pandemi nedeniyle satışlarda düşüşler olmuş. Şimdi eski rakamları bulamıyorlar. Artık inşaatta kirecin yeri azaldı. Kirecin yerini alçı aldı. Kireç inşaatlarda satılıyor ama eski satışların %50’sine bile ulaşılamıyor. Tarım için kireç alan çok nadir köylüler de var.
Kireç Sanayiciler Derneğinin kuruluş döneminde bulundunuz, kuruluş amacını, aşamalarını anlatır mısınız? Önünüze çıkan engeller var mıydı? Kurulduktan sonra amacınıza ulaştınız mı? Size derneğin faydaları neler oldu?
O dönemde, bu işin öncülüğünü Baksan Kireç’in sahibi Rıza Işık Bey yaptı. Rıza Bey; “Dernek kurarsak, sesimizi daha iyi duyururuz, devletle olan ilişkimizde de daha fazla itibar görürüz” dedi. Dernek kurulduktan sonra bu iş, daha ciddi ele alınmış oldu, bir boyuta kavuştu. Dernek sayesinde kireç sektörü, Türkiye’de bir kimlik kazandı. Samsun’da benim büromda, Amasya’da, İstanbul’da, Ankara’da çok sayıda toplantılar yapıldı. Toplantılarda; sektörün yaşadığı sıkıntılardan, haksız rekabete, kayıt dışı satışlardan, torbaya giren kireçlerin kalitesine kadar çok geniş konular konuşuluyordu. Bu sorunların giderilmesine yönelik fikirlerimizi ortaya koyuyorduk. Fakat ben, o zaman yaşanılan sıkıntıların hala devam ettiğini düşünüyorum. Hala haksız rekabet, kayıt dışı satışlar devam ediyor. Bu sıkıntılar her sektörde var.
Günümüz kireç üreticilerine neler tavsiye edersiniz?
Kireç satıcıları, torbaya koydukları kirecin hakiki kireç olduğunu müşterilerine inandırsınlar. Burada da kaliteli ve kalitesiz mal var. Hem kötü mal satıp hem de değerinden fazla para alamazsın. Her şeyde olduğu gibi bu işin de bir ahlakı olmalı.
Derneğin denetim mekanizmasının olması hususunda ne düşüyorsunuz?
Bu işin denetimi olmaz. Dernek bu konuda elinden geleni yapar ama yeterli olacağını sanmıyorum.
Günümüzde kirecin ARGE durumunu, kanun koyucuların kireç konusunda alacağı kararları özellikle kara yolu stabilizasyonu için kullanımı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bunu destekliyorum, Yurt dışından sonra ülkemizde de kirecin kullanılmasını hem kireç sektörü için hem de yapılan karayolunun kalitesi bakımından oldukça önemli buluyorum.
Kireç Sanayicileri Derneği’nin sektöre katkısı ile ilgili bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Sanayici olmanın bir takım gereklilikleri vardır. Sanayici, devletin belirttiği kalitede mal üretmelidir. Belirli standartlara uygun şekilde kaliteli mal ve hizmet sunmalıdır.
Kirecin önümüzdeki dönemlerde serüvenini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kireç, insan hayatında, nasıl bir yer alıyor? Kireç sanayiciliği nereye doğru gider?
Kireç, milattan 200 yıl öncesine kadar kullanılmaya başlanmış bir üründür. Çimento olmadan önce tüm yapılarımız kireçle ve kireç harcı kullanılan malzemeyle üretiliyordu. İvo Andriç’in Drina köprüsü adlı kitabında, Osmanlı’nın köprü yapımında kireç kullandığından bahseder. Kireç; deride, sanayide birçok alanda kullanılır. Aynı zamanda antiseptik bir maddedir. Kireçte çalışan işçilerin hiçbir tanesinin meslek hastalığına yakalandığını görmedim.
Kireç kullanılan tarihi yapıların ömrünün daha fazla uzadığını görüyoruz. Tarihi yapılarda kireç kullanımının öneminden bahseder misiniz?
Kireç, sağlamlığı ile inşaattaki yerini kanıtlamıştır. Yumurta akı katılarak önemli yerlerde de kullanılıyor. Kireç kendini saldı artık diyeceğimiz hiçbir görüş yok. Binlerce yıldır bu böyle. Bir Karadenizli olarak tarımda kireç kullanılmasını da çok önemsiyorum. Devlet bundan nasıl vazgeçiyor anlamıyorum. O kadar gereksiz giderler var ki; yılda 10 bin ton kireç alıp köylüye verseniz ne olur? Bir açılış töreni yapıyorsunuz 1 milyon liraya mal oluyor. Devlet bunu yapmalı, köylüye yardım etmeli. Tarım Bakanlığı’na bunu kabul ettirmek önemli. Kireç Sanayicileri Derneği, devletin kapısını çalacak, Tarım Bakanlığı’nın önüne çadır kuracak, bu projeyi tarım bakanlığına sunacak. Onlara kabul ettirecek. Başka çaresi yok. O dönemin Tarım Bakanı Mehmet İzmen, Tarımda kireç kullanımını ilk defa o başlatmıştı. Giresun’da yaşanan sel felaketinde, köylülerin sefaletini gördüm. Karadeniz’de yaşamanın zorluğunu Ankara’daki adama nasıl anlatacağız? Artık devletin köylüye yardım ettiğini görmek istiyorum. Kireç satmıyorum, bir çıkarım da yok. Fakat Karadeniz’in çıkarı benim çıkarımdır. Onun için artık devletin köylüye ücretsiz kireç vereceğinin haberini duymak istiyorum. İnşallah bir kişi çıkar da köylüye ücretsiz kireç yardımı yapar. Ben köylünün de bu işe inanmasını istiyorum. Kirecin faydasını tartışmaya da hiç gerek yok. Bu zaten araştırıldı, kanıtlandı. Yapılan çalışma yine devletimizin yararına olacak.